Daimi Huzur
Huzura giden yolun ışığı olmak için çalışıyoruz...

70. MEKTUP

0 156
70. MEKTUP
·         Han-ı Hanan’a yazılmıştır
·         İnsanın camiiyyetinin Allah’a yakınlığına vesile olduğu gibi Allah’tan uzaklaşmasına da sebep olabileceği
 
            Allah Sübhânehû sizleri Peygamberimizin (s.a.v.) şeriatı üzere sabit kılsın. Allah amin diyen kula rahmet etsin.
            Bilmelisin ki, insanın camiiyyeti Allah’a yakınlık ve şeref vesilesi olduğu gibi, Allah’tan uzaklaşması ve sapkın cahillerden olmasının da sebebidir. İnsanın Allah’a yakınlığı, aynasının kapsamlı oluşu ve isim ve sıfat tecellilerine hatta zat tecellilerine karşı kabiliyeti sebebiy­ledir. Nitekim; “Beni ne yeryüzü ne de gökyüzü kuşatamaz; fakat mümin kulumun kalbi beni kuşatabilir” 1 şeklinde varid olan hadis-i kudsî bu beyanın bir işaretidir.
            İnsanın Allah’tan uzaklaşması ise onun evren içerisinde bulunan her şeye muhtaç olmasındandır.“Allah yeryüzünde bulunan her şeyi Sizin İçin yarattı “ (Bakara: 29)
Bu ihtiyacı sebebiyle insanın kainatta bulunan her şeyle bir tür alakası bulunmaktadır. Bu alaka nedeniyle o Allah yolundan şaşar ve haktan uzaklaşır.
                        İnsanın mertebesi yaratıkların en arkasındadır.
                        Bu sebeple Allah’la beraber olma şerefinden geri kalmıştır,
                        Eğer bu gurbet ve uzaklıktan donemezse,
                        Yaratıklar arasından insan gibi bahtsız kimse bulunmaz.
            İnsanoğlu aynı anda kainatın en şereflisi ve en şerlisi olabilmek­tedir. Zira insanoğlu bir yandan âlemlerin Rabbi olan Allah’ın habibi Muhammed’i (s.a.v.), diğer yandan da yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah’ın düşmanı Ebu Cehil’i bünyesinde barındırmaktadır. Bu se­beple dağınık alakalardan kurtulup ”birlik” ten bile münezzeh olan bir tek Allah ile alaka kurmadıkça iş çok çetin görünmektedir.
            Fakat “Tamamı elde edilemeyen şeyin tamamı da gözden çıkarılmaz.” kaidesince şu birkaç günlük hayatımızda tutumlarımızın sünnete uy­gun olmasına itina göstermeliyiz. Ahiret azabından emin olup ebedi nimetlere erişmek buna bağlıdır. Buna göre zekata tabi olan mal ve hayvanlardan gereği gibi zekatımızı ödemeli ve bunu mallara ve hay­vanlara olan alakamızı kesmeye vesile kılmalıdır.
            Lezzetli yemekler yerken ve şık elbiseler giyerken nefsimizin ar­zularını göz önünde bulundurmamalı. Bunun yerine, yiyeceğimiz yemeğin sadece ibadet yapabilmek için kuvvet sağlamasını düşün­meliyiz. Güzel elbiseleri giyerken deHer namazda süslerinizi alın.” (A’râf: 21) ayetinde emredilen süslenmeye niyet etmeli, kalbimizden başka şeyler geçirmemeliyiz.
            Eğer bu tarz niyetin hakikatına erişemezsek kendimizi buna zor­lamalıyız. “Eğer ağlayamıyorsanız, ağlar gibi görünün.” Kendimizi zor­lamaya gerek kalmadan bu tarz bir niyetin gerçeğine ulaşmak için sü­rekli Allah’a yalvarmalı ve Ö’na sığınmalıyız.
 
                        Umulur ki, katre katre damlayan göz yaşlarımı,
                        Katrelerden inciler yaratan Allah kabul eder.
            Ruhsattan uzak duran ve azimet tarafını seçen mütedeyyin din âlimlerinin fetvalarına uygun olarak bütün işlerimizde aynı ölçüye uymayı ihmal etmemeli ve bunu ebedi kurtuluşun anahtarı kabul etmeliyiz.
            “Siz şükreder, inanırsanız Allah size neden azap etsin?” (Nisa: 147)
1        Benzer lafızlarla rivayeti için bk., Ebu Nuaym, Hılye, 6/97. Ahmed, Kitabü’z-zühd, 384. Ayrıca Bk., Avalıfu’l-lataif min hadisi avarifi’l-mearif, 2/400

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.