Daimi Huzur
Huzura giden yolun ışığı olmak için çalışıyoruz...

KUR’AN-I KERİM’E Abdestsiz Dokunmak

0 166

“Ona ancak temiz olanlar dokunabilir”

Ulemayı kabul etmeyen reformcuların  noksan sözlerinden biri de, abdestsiz olarak Kur’ana dokunmaya cevaz vermeleridir.

“Ona ancak temiz olanlar dokunabilir.” Vakıa suresinin bu ayetinde, Levhi Mahfuz’un bahsi geçti-ğini söylerler, Kur’anın değil. Böylece Levhi mahfuz’a ulaşmak ancak temiz kimseler, yani meleklerin işidir. Kur’ana dokunmak hakkında bu ayette yasaklama yoktur, derler. (M.İslamoğlu ve benzerleri)

Bunlara iki şekilde cevab veririz:

1- Beyler! Evvela bu meselenin delili olarak sade-ce bu ayeti kerime yok ki, nice hadisi şeriflerle konu açıklanmışken, siz neden bu ayetin ihtimalli mana-sını zikrederek kafaları karıştırıyorsunuz?

İbni Ömer dedi: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Kur’ana ancak temiz iken dokun” (Lübab: 18/437)

Ulema, İmamı Malik’in r.a. Muvatta’sında zikrettiği şu rivayetle delil getirdiler. Resulullah sallallahu aley-hi ve sellem’in Amr ibni Hazm’e yazdığı yazısında:

“Kur’ana ancak temiz olanlar dokunsun” şek-lindedir. (Ayetu-l Ahkam: 1/549)

Cumhur fukaha yani Hanefi, Şafii, Maliki fukahası, ayrıca ashabın pek çoğu, evlatlarını Kur’ana dokun-mak için abdest almalarıyla emrederlerdi. Bu husus-ta Hazreti Ömer’in r.a. müslüman olurken zikredilen kıssası yeterlidir. Önce temizlendi, sonra Kur’an yazı lı sahifeleri eline verdiler de okuyup müslüman oldu.

İmam Serahsi’nin Mebsut’unda şu ibare vardır:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bazı kabile-lere yazdı:

“Kur’ana hayızlı ve cünüb dokunmasın”

Hüküm bakımından, abdestsiz olan, cünüp olan, hayız ve nifas olan kadınlar aynıdır.

2- Tefsirlerin verdiği mana:

Vakıa suresinin 79. ayeti: “Ona ancak temiz olanlar dokunabilir”

Ayetin manasında diğer bazı alimler şöyle dedi: Yani: Cünüplükten ve hadesten temiz olanlar. Ayetin lafzı haber verme üzeredir, ama manası taleb (yasaklama) dır. Burda Kur’andan murad, Mushaf’tır. (İbni Kesir: 7/545)

Bağavi Tefsiri’de aynı şekilde hadesten ve cünüp-lükten temiz olanların ancak Kur’ana dokunabileceği manasını verdi. (Bağavi: 8/23)

Kur’ana ancak, Allahu teala’nın her türlü âfet ve günahtan tertemiz kıldığı keremli melekler doku-nabilir. Aynı şekilde Kur’ana, şirkten, cünüplükten ve hadesten temiz olanlar dokunabilir. (Tefsiri Müyesser 15/10)

“Ona ancak temiz olanlar dokunabilir”

Hadeslerden ve necasetlerden temiz olanlar.  (Cami-ul Ahkam-ul Kur’an 17/226)

Salim ibni Abdillah ibni Ömer, babasından riva-yetle Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:“Kur’ana ancak temiz olduğun halde dokun”

Hem de bunun üzerine ashabın icması vardır.

Ali’ye r.a. soruldu: Abdestsiz olan, Mushafa doku-nur mu?

– Hayır, dedi.

Rivayet edildiki Mus’ab ibni Sa’d ibni ebi Vakkas, Mushaf’tan okurdu. Elini avret yerine sokup kaşıdı. Babası (Ebi Vakkas r.a) elinden Mushafı aldı ve dedi:

“Kalk abdest al, sonra Mushafı tut.”

Bunlara ashabtan muhalif olan bulunmadı.

Ata’ derki: “Mushafın yapraklarını ancak abdest-li olan çevirir.”

Abdestsiz Kur’ana dokunulmasına cevaz verenler, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in Kisraya yaz-dığı mektubu delil getirirler. Orda şöyle yazılıdır:

“Bismilahirrahmanirrahim. Deki ey ehli kitab, bizimle sizin aramızda ortak olan kelimeye gelin…”

Buna cevab olarak alimlerimiz derki: Zaruret oldu-ğu zaman, veya bir özür buna sevkettiği zaman caiz olur. Yani tebliğ edilmesinde başka çare yoktur. (Tefsiri Sa’lebi: 1/2224)

Ayrıca şöyle diyebiliriz: Mektubu götüren, Efen-dimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in elçisidir, onlara kendisi okumuştur.

 

Meseleyi toparlarsak:

Vakıa suresinin 79. ayeti Kur’ana dokunma meselesini mutlak zikretmiştir. Müfessirler buna iki türlü mana vermişlerdir.

1-Meleklerin Levhi Mahfuza dokunması, ordan alıp getirmesi.

2- Mü’minlerin abdestli, temiz olarak Kur’ana dokunması.

Bu iki mana da mevcut olmakla birlikte, zikrettiği-miz ve daha yüzlerce mevcut olan hadisi şerifler, fıkhi rivayetler ışığı altında, mezheblerin hükümleri ortaya çıkmıştır.

Bu meselede söz sahibi imamları gözardı edip, milleti saptırmak isyeten yenilikçi bid’at ehli kim-seler, sanki bu konu yeni ortaya çıkmış ta, mez-heblerin bundan haberi yok ve milleti zora sokuyor larmış gibi bir hava oluşturarak milleti bir yanlıştan kurtarıyorlar pozuna girmişler.

Önce kendileri sahih bir itikad ve salih amel işle-sinler de, sonra milletin abdest ve namazı hakkında konuşsunlar. Eski köye yeni adet uygun olmaz. Takva sahibi bütün müçtehiler ve mezheb imamları Kur’ana layık edeble tazim edilmesini, abdestli olarak dokunulmasını emretmişlerdir.

Diğer dini kitablar da aynı şekilde abdestli olmak lazımdır diyenler ekserdir. Hatta İmam Kerhi r.a., Hanefi Fukahasından büyük bir zattır. Bir gece kitab okurken ishal olmuş, 18 kere abdest aldığı ve kitaba abdestsiz dokunmadığı rivayet edilmiştir.

Şimdiki beyinsizlerin buna göre irabtan mahalli varmı? Onların evinde musluk yoktu, sıcak soğuk kombi yoktu, ama yine de üşenmeden abdest aldılar ve şu sayısız eserleri elle yazarak dini bize ulaş-tırdılar. Şimdi kendinin alim olduğunu iddia eden başı açık aklı kaçık, tüccar tipli milimetrik sakallı, avrupa kıyafetli hayasız kişiler, eskilerin işlerini tenkit ediyorlar, dillerine dolayıp geveliyorlar.

Burda şu önemli haberi zikredelim de, ne halde olduğumuzu anlayalım:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem haber verdi:

“….Bu ümmetin sonu, evveline lanet ederse…  Bu sayılanlar olunca, kızıl rüzgarları (alev rüzgar-ları), zelzeleler, yere batmaklar veya şekillerin değiştirilmesi ve üzerlerine taş yağdırılmasını bekleyin.”

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.