Daimi Huzur
Huzura giden yolun ışığı olmak için çalışıyoruz...

Mevlid Kandilimiz Mübarek Olsun

0 469

Mevlid kandilini kutlamanın en güzel şekli; her hâl ve davranışımızda Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼle beraber olup Oʼna sadâkatle itaat etmemizdir. Bir hadis-i şerifte kıyamette Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e en yakın olacak olanların ona çokça salât ve selâm getirenler olduğu bildiriliyor.

MEVLİD KANDİLİ NEDİR?

“Mevlid” kelimesinde “doğum” mânası vardır. “Kandil” kelimesinde de “belli günlerde yakılan aydınlık” anlamı mevcuttur. İkisini bir araya getirip de “Mevlid Kandili” dediğimizde, “Resûlüllah`ın doğum gecesinde minarelerde yakılan kandiller” hâtıra gelmektedir. Müslümanlar, her sene Rebiü`l-evvel ayının on ikinci gecesine giriş teşkil eden geceyi dinî merasimlerle ihyâ eder, farklı bir huzur ve neş`eyle ihyâ etme titizliği gösterirler.

OSMANLI’DA MEVLİD KANDİLİNDE NELER YAPILIRDI?

Derviş Ahmed Peşkârî’nin Tayyibetü’l-Ezkâr (Medine Hâtıraları) Eserinde Osmanlı zamanında Mevlid Kandili’nde neler yapıldığını şöyle anlatıyor:

Mâlûm ola ki, Mevlid gecesini ihyâdan sonra -ki Rabîülevvel’in 12’ci günüdür- sabah namazının akabinde Bâbü’n-Nisâ önündeki meydana, muvâcehenin karşısına bir kürsü koyarlar. Medîne’nin bütün ileri gelenleri, şehrin kadısı, Şeyhü’l-Harem, diğer ağalar ve rütbeli askerler mertebelerine göre otururlar. Ziyaretçiler etrafına toplanırlar. Öd ve amber kokuları göklere yayılır. Mescid-i Şerîf’in içi gül suları ile kokulandırılır. Hatiplerden beş kişi nöbetle kürsüye çıkar ve Arapça mevlid-i şerîf okurlar.

Duâdan sonra şerbetler içilir, herkes evlerine gider. Bu iş güneşin doğuşundan, kuşluk vaktine kadar devam eder. O gün dükkânlar açılmaz, dersler okunmaz, kimse işiyle meşgul olmaz. Toplar atılır, şenlikler edilir, büyük-küçük herkes güzel elbiselerini giyip birbirleriyle tebrikleşirler. Medîne halkı bu mübârek güne büyük ehemmiyet verip çokça hürmet gösterirler. Şehir ahâlisi arasında «En Büyük Bayram» budur. Zîrâ bu gün, Fahr-i Âlem Efendimiz’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- dünyâyı şereflendirdikleri gündür.

Öyle bir gün ki, âlem yeniden can bulmuş, cihan O’nun nûruyla aydınlanmıştır. Diğer mübârek geceler, Ramazan Bayramı, Hac ve Kurban, bunların hepsi O Yüce Peygamber’in hürmetine ihsân olunmuştur. Kur’ân-ı Kerîm, O’nun şânına nâzil oldu. Böyle kadri yüce bir zâtın teşrîfi günü, büyük bayram olmaz da ne olur?.. «Bugünde bütün dünya meşgalelerinden el çekip sevincini izhâr etmek cümle ehl-i îmâna farz gibidir» diyerek zevk u safâ ederler. Bu, Arap kabileleri arasındaki güzel âdet ve işlerdendir. Allah cümlemizin kalbinde aşk-ı Muhammedî’yi ziyâdeleştirsin. Âmîn…

PEYGAMBER (s.a.v) EFENDİMİZ’İN ÖĞRETTİĞİ SALAVAT

Ebû Muhammed Ka’b bin Ucre -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

Birgün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yanımıza gelmişti. Kendisine:

“–Yâ Rasûlallâh! Sana nasıl selâm vereceğimizi öğrendik, ancak sana nasıl salavât getireceğiz?” diye sorduk. O da şöyle buyurdu:

Anlamı:
“–«Allâh’ım! (İbrâhîm’e ve) âline salât (rahmet) ettiğin gibi Muhammed’e ve âline de salât et. Şüphesiz Sen övülmeye lâyık ve yücesin. Allâh’ım! (İbrâhîm’e ve) âline hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammed’e ve âline de hayır ve bereket ihsân et. Şüphesiz Sen övülmeye lâyık ve yücesin!» deyiniz.” (Buhârî, Deavât 32; Tirmizî, Vitir, 20; İbn-i Mâce, İkâme, 25)

Türkçe Yazılışı:

Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.

Allâhümme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.