Daimi Huzur
Huzura giden yolun ışığı olmak için çalışıyoruz...

Cenazeye Katılan Kişinin Dikkat Etmesi Gereken Edepler

0 166

Cenazeye katılan kişi, cenazenin önünde yürümeli, kendinin de o tabutun içinde olduğunu varsayarak tefekkür halinde bulunmalı ve bütün bunları tevazu halinde yapmalıdır
Bu husustaki edeplerden biri de, ölen kişi fâsık yani günahkâr biri olsa dahi onun hakkında iyi niyet dileklerinde bulunmaktır. Şu da var ki, ölen kişi her ne kadar zahiren temiz bir insan gibi olsa da, son nefesinin iman ile çıkıp çıkmadığı hususunda kaygılar olabilir. Çünkü o anda neler olacağı bilinemez. Bu konuda anlatılan bir olay şöyledir:

Ömer b. Zerr’in (rah) bir komşusu vefat etmişti. Bu adam yaptığı kötü işlerle nefsine çok zulmetmişti. Bu sebeple insanlar onun cenazesine katılmadılar. Ömer, onun cenazesini hazırladı, namazını kıldı ve kabrine koydu. Sonra baş ucunda durdu ve, “Allah sana merhametiyle muamele buyursun! Ömrünü tevhid ile geçirdin, insanlar senin için, ‘O günahkâr ve isyankâr biridir’ desinler! Sen yüzünü topraklara bulayarak rabbine secdeler ettin. Hangimiz hatasız, hangimiz günahsızız ki!”

Bu hususta anlatılan bir kıssa da şöyledir:

Basra’nın kenar mahallelerinde zulmü ve günahkârlığı ile bilinen bir adam öldü. Hanımı kocasının cenazesini kaldıracak, onu gömecek hiç kimseyi bulamadı. Zira adam cürmüyle tanındığından kimse onun cenazesine katılmak istemedi. Kadın bunun üzerine iki hamal kiraladı, onu cenaze namazlarının kılındığı musalla taşının üzerine koy-durttu, ancak yine kimse namazını kılmadı.

Kadın defnetmek üzere eşini kimsenin uğramadığı boş bir araziye götürdü. O beldeye yakın bir tepede herkesçe tanınan zâhidlerden büyük bir zat vardı. Kadın o zatı cenazeyi bekliyormuş gibi bir halde gördü. O büyük zat adamın cenaze namazını kılmak için ona yöneldi. Bu haber kısa zamanda Basra’ya yayıldı. Herkes bu zat ile birlikte adamın cenazesini kılmak üzereye oraya akın etti. Zâhid, kendisine, “Neden özellikle bu adamın cenazesini kıldınız?” diye soranlara,

“Rüyamda bana, ‘Filan yere git, orada yanında hanımından başka kimsesi bulunmayan bir adamın cenazesi vardır; onun namazını kıl, çünkü o bağışlanmıştır’ denildi.

İnsanlar iyice meraklanmaya başladı; bunun üzerine zâhid, ölen adamın karısını çağırarak kocasının hayattayken durumlarından sordular. Kadın, “Herkesin bildiği gibi işte… Meyhaneye gider, akşama kadar içki içerdi.” Zâhid, “İyi düşün! Yaptığı hayırlı bir ameli hatırlıyor musun?” diye sordu. Kadın, “Evet, onun devamlı yaptığı üç hayırlı amelini biliyorum:

1. Genelde sabah namazı vakti ayılırdı. Hemen elbiselerini değiştirir, camiye gider ve cemaatle namazını kılardı. Ancak sonra tekrar meyhaneye giderek günaha devam ederdi.

2. Evde daima bir veya iki yetim bulundurmaya çalışırdı. Öyle ki onlara kendi evlâtlarından daha iyi bakardı.

3. Gecenin karanlığında sarhoşluğundan ayılır ve ağlayarak şöyle dua ederdi: Allahım! Cehennemin hangi köşesini bu menfur adamla dolduracaksın?”

Zâhid bunları dinledikten sonra arkasını dönüp oradan ayrıldı. İnsanlar da merak ettikleri soruların cevabını almış oldular.

Sıla b. Eşyem-i Adevî (rah) defnedilen kardeşinin kabrinin yanına gelerek şu beyiti okumuştur:

Eğer sorgu suali geçersen gerçekten büyük bir tehlikeyi atlaşnnışsın demektir; yoksa kurtulacağını tahmin etmiyorum.
Bu yazı İmam-ı Gazali’nin (rh.a) Ahiret Hayatı adlı eserinden alınmıştır.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.