Daimi Huzur
Huzura giden yolun ışığı olmak için çalışıyoruz...

Hasta Ziyareti

0 105

Gücümüz yettiği halde iyiliği esirgemek, kötülük yolunda atılmış bir adım değil midir? Teselli bekleyen komşu, aranılmayan bir dost, ziyaret edilmeyen hasta dotlarımızın iyi ve sevinçli günlerine ortak olduğmuz gibi üzüntülü günlerini de paylaşmak, insan olmanın bir gereği.

Gücümüz yettiği halde iyiliği esirgemek, kötülük yolunda atılmış bir adım değil midir? Teselli bekleyen komşu, aranılmayan bir dost, ziyaret edilmeyen hasta… dotlarımızın iyi ve sevinçli günlerine ortak olduğmuz gibi üzüntülü günlerini de paylaşmak, insan olmanın bir gereği.

Şu fani dünyada başımıza bir kaza, hastalık ya da bir felaketin gelmeyeceğini nereden bilebiliriz? Böyle zamanlarda kendimiz nasıl desteğe muhtaç isek, dost akraba ve komşularımızı acı günlerinde  biz de yalnız bırakmamalıyız. Hafif bir soğukalgınlığında sıcak bir çorba ile çıkıp gelen komşumuzun vefası hangimizi duygulandırmaz? Ya da ziyaretine gittiğimiz hastanın yüzündeki sevinç ifadesini unutabilir miyiz?

Sağlığında olduğu kadar, hasta iken de hatırlanmak insana önemsendiğini, varlığının bir anlamı olduğunu hissettirir. Çevremizdekilere bu günlerinde maddi-manevi destek vermek, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olan bir insanlık görevidir. Hastalanmak nasıl günahların affına bir sebepse, ziyaret etmek de arkadaşlık hakkını ifa edip sevap kazanmaya sebeptir.

Sahabilerden Bera b. Azib (R.A.) diyor ki: “Rasulullah (A.S.) bize hastayı ziyaret etmeyi, cenazenin peşinden kabire kadar gitmeyi, aksırıp hamd edene yerhamukellah demeyi, yemin edenin andını yerine getirmesinde yardımcı olmayı, mazluma yardım etmeyi, davet edenin davetine icabet etmeyi ve selamı yaymayı emretti.” İnsanlık ve kat, Efendimiz, engel, etmek, evde, hangi, kaza, manevi, olan, olup, onlar, onlara, Peygamberimiz, veya, yeri, yolu, zamannezaket ölçülerini bu haberden daha güzel ne anlatabilir?

Hasta ziyaretinde bulunmanın önemini, şu rivayet de çok net izah eder:

Yüce Allah kıyamet gününde:

– “Ey ademoğlu! Ben hasta oldum da, sen beni ziyaret etmedin!” buyurur. O insan der ki:

– “Ya Rabbi! Sen alemlerin rabbi olduğun halde ben sana nasıl hasta ziyareti yapabilirdim?” Allahu Tealâ buyurur ki:

– “Bilmiyor muydun ki, benim filan kulum hasta olmuştu da sen onu ziyaret etmemiştin. Eğer sen onu ziyaret etseydin, benim rızamı onun yanında bulacaktın!”

Anlaşılıyor ki, insanların büyük-küçük, zengin-fakir birbirine gösterecekleri sevgi Yüce Rabbimize duyacakları sevgiyle bir olarak değerlendiriliyor.

Hastalık, Şikayet ve Dua

Hastalığında şikayette bulunmayan hastanın günahlarını, sonbaharda dökülen yapraklara benzetsek yeridir. Malını, mülkünü, evladını ve nihayet sağlığını kaybeden Hz. Eyyûb’un gösterdiği sabrı hepimiz okumuşuzdur. Mükafatı ise ne büyük: Rabbinin rızası.
Unutmayalım yalnızca sabırlı hastanın değil, ona hizmet eden aile efradının da günahları dökülüp gider. Yeter ki hastaya bakarken, onun işleriyle meşgul olurken karşılaştığımız meşakkatlere tahammül gösterelim. Bu sebeple hasta ziyaretine gittiğimizde önce hastaya hizmet edenleri tebrik etmeliyiz. Onlara hizmet şevki verip manevi takviyede bulunmak, çok güzel, çok anlamlı bir davranıştır.

Hasta ziyaretinde bulunurken yapacağımız en güzel davranışlardan biri de hastaya dua etmektir. Efendimiz (A.S.), “hasta ya da ölünün yanında bulunduğunuz vakit hayır dua ediniz. Çünkü melekler sizin duanıza amin derler” buyuruyor. Bizzat kendileri de sık sık hasta ziyaretlerinde bulunmuş ve dua etmiştir. Sahabe-i Kiram da Peygamberimiz’i örnek alarak hasta ziyaretlerine önem vererek dua etmişlerdir.

Bir defasında Enes (R.A.) hasta olan Sabit (R.A.)’ı ziyaretinde, “Rasulullah’ın hastaya yaptığı dua ile sana dua edeyim mi? diye soruyor. Sabit de “evet” diyor. Enes (R.A.):

“Ey insanların Rabbi olan, acı ve azabı gideren Allahım. Sen şifa vericisin, senden gayri şifa veren yoktur. Hiçbir hastalığı bırakmayacak bir şifa ver” diyerek dua ediyor.

Efendimiz (A.S), kendileri dua ettiği gibi hasta olan bir sahabeye de kendi kendine nasıl dua edeceğini öğretmişti. Bir zat vücudunda duyduğu bir acıdan dolayı Efendimiz’e şikayette bulunuyor. Bunun üzerine Allah Rasulü buyuruyorlar ki:

“Vücudunda acıyan yerin üzerine elini koy ve yedi defa, ‘duyduğum acının zararından Allah’ın izzet ve kudretine sığınırım’ duasını oku.”

Hastalığımızın tıbbî çaresini aradığımız gibi dua etmeyi de ihmal etmemek gerek. İyileşmeye vesile olan ilaçları kullandığımız gibi, şifayı veren Allah’a şükretmeyi de bilmeliyiz. İsyan etmemek kaydıyla rahatsızlığımızı eşe dosta söylemenin bir mahzuru da yoktur.

Hasta Ziyaretinde Ölçüler

Hasta ziyaretinde bazı hususlara dikkat etmemiz gerektiği muhakkak.

– Bir dostun veya yakın akrabamızın hastalandığını, evde ya da hastanede yattığını duyduğumuz zaman hemen onu ziyarete gitmeliyiz.

– Eğer hasta kişi az tanıdığımız biri ise, iyileştikten sonra ziyaret etmek daha uygun olur.

– Hasta ziyaretinde, daha yakın dost ve akrabalarının onunla görüşmesini engelleyecek şekilde ziyareti uzatmamalıyız.

– Hastalar bilhassa yakın dostlarına hastalıkları hakkında bir sürü ayrıntılı şeyler anlatırlar. Onları sabırla dinlemeli, her fırsatta iyileşeceklerine dair inancımızı belirtmeliyiz.

– Hastaya iyi şeyler anlatıp korku ve endişelerini gidermeli, maneviyatlarını yükseltmeye çalışmalıyız.

– Hasta yakınlarına bir ihtiyaçları olup olmadığı sorup, varsa yardım etmeliyiz.

– Hastaya, ailesiyle yakından ilgilendiğimizi söylemek onu rahatlatacaktır.

– Eğer hastalık tehlikeli derecede bulaşıcı ise geçmiş olsun dileklerimizi telefonla da iletebiliriz.

– Hasta olan kişi de, iyileştikten sonra kendini ziyarete gelenleri unutmamalı, ilk fırsatta  onlara teşekkür etmelidir.

Şehirleşmenin hızla arttığı günümüzde değil hastalıkta, sağlıklı günlerinde bile hatırlanmak zor artık. Yaşlı bir teyzenin “tansiyonum yükselip düşse, sesimi duyan, kapımı çalan olmaz” serzenişinde bulunuşu elbette yersiz değil. Halbuki içimizde zaten var olan merhamet duygusunu öne çıkarıp, Rabbimizin bizden esirgemediği güzelilkleri paylaşabilsek. İyi günlerin hatırına vefa gösterebilsek!

Hastane odasında, hasta yatağında kim yalnız olmak ister! O halde sağlıklı günlerimizin kıymetini bilip, hasta ziyaretlerini de unutmayalım olmaz mı?

Fatıma Nur Kayrak – Nisan – 2000 – Semerkand Dergisi

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.