Yâ Rabbi! Bu gence hüsn-i zannım vardır
Bir genç, beş vakit namazı Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) ile kılardı. Hazret-i Ömer her selâm verişinde, genci arkasında görürdü. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) de bu genci sevmişti. Bir kadın bu gence aşık olup, her zaman haber göndererek evine çağırtır, fakat genç râzı olmaz, yanına gitmezdi. Bu kadın, uzun müddet gencin arkasına düştüğü halde, kendisini gence sevdiremedi.
Kadın, bir kocakarıya başvurdu. Kocakarı: “Seni bu gece o gençle bir araya getirirsem, bana ne ikramda bulunursun?” dedi. Kadın: “Bu işi yaparsan, sana çok şeyler vereceğim,” dedi. Kocakarı, o kadın ile birlikte evinde otururken; genç yatsı namazını kılmış, evine dönüyordu. Yol üzerinde bulunan kocakarının evinin önünden geçerken, kocakarı: “Bana yardım edene, Hak teâlâ da yardım etsin,” diye feryâd etti. Genç bu feryadı duyunca, kocakarıdan feryadının sebebini sordu. Kocakarı: “Bir koyun kaçırdım, tutamıyorum, bana yardım et,” dedi. Genç bu söze inanıp evden içeri girdi. Gence aşık olan kadın, kapıyı kilitleyip gencin ayaklarına sarılarak yalvarmağa başladı: “Ne zamandan beri senin derdinle yanıyorum, bana hiç vefâ etmiyorsun. Sana ancak bu hileyi yaparak kavuştum,” diyerek genci kuvvette tuttu. Genç, yine kadına iltifat etmedi, yüzüne bakmadı. Kadın genci çok övdüğü hâlde, genç yine kadının yüzüne bakmıyordu. Kadın “Yâ bana yaklaş arzumu yerine getir veya feryâd eder bütün mahalle halkını buraya toplarım, rüsvây olursun,” dedi. Genç: Âhirette rüsvây olacağıma burada olurum, dedi. Genci hiçbir yolla aldatamıyan kadın, feryâd etmeğe başladı. Bütün mahalle halkı evin etrafına toplandılar. Kadın: “Bu gece kapımı kilitleyip yatarken, bu adam gelip bana tecavüz etmek istedi” dedi. Mahalle halkı içeri girip, genci dövdü, hattâ başını birkaç yerden yarıp, ellerini, bağlayarak, Hazret-i Ömer’in (radıyallahü anh) huzuruna getirdiler. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) genci o halde görünce: “Yâ Rabbi! Bu gence hüsn-i zannım vardır. Resûlünün hürmeti için beni bu zannımdan döndürme!” diye duâda bulundu. Sonra genci yanına çağırdı ve: “Senin hakkında iyi düşünürüm. Bu çirkin işi senin yapacağını zannetmiyordum. Korkma, yakın gel, Hak teâlâ doğru kullarının yardımcısıdır,” buyurdu. Genç: “Bu kadın bana bir kaç yıldır âşık olmuştu. Çok kere haber gönderdiği halde râzı olmamıştım. Sonunda bir kocakarı hilesiyle beni evine çağırdı. Ondan sonraki hadîseleri de birer birer anlattı. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh): “O kocakarıyı görünce tanır mısın?” buyurdu. Genç: “Evet tanırım,” dedi. Şehirdeki bütün kocakarıların dışarı çıkmaları emir edildi. Hepsi bir yerde gizlenen gencin önünden geçtiler. Genç, hile yapan kocakarıyı tanıdı. Kocakarıyı Hazret-i Ömer’in huzuruna götürdüler. Hazret-i Ömer’in heybetine dayanamayıp, para için bu işi, yaptığını ikrar etti. Kocakarı söyleyince, âşık olan kadın ne yaptıklarını anlattı. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) kalkıp, gencin ellerini çözüp, mendili ile başının kanını silip bağladı. Allahü teâlâ’ya hamd olsun ki, Resûl-i Ekrem aleyhissalatü vesselam Efendimizin “Ümmetimden, kardeşim Yûsuf aleyhisselâmın kendini Zeliha’dan sakladığı gibi, yabancı kadınlardan muhafaza eden sıddîklar çıkacaktır” hadîs-i şerîfi bizim zamanımızda bu gence nasib oldu.” buyurdu. Gencin sırtını okşayarak hayır duâ etti.