Recebi Şerifte Duâ ve İstiğfâr
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edildiğine göre; Receb-i Şerîf girdiğinde Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَ وَشَعْبَانَ وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ
“Ey Allâh! Receb ve şa‛bânda bize bereketler ver ve bizi ramazana ulaştır” derdi.
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur:
“Her kim receb, şa‛bân ve ramazan aylarında, öğle ve ikindi (namazları) arası:
أَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ الْعَظِيمَ الَّذِي لَا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيَّ الْقَيُّومَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ تَوْبَةَ عَبْدٍ ظَالِمٍ لِنَفْسِهِ لَا يَمْلِكُ لِنَفْسِهِ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا
‘Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan, Hayy ve Kayyûm olan O büyük Allâh-u Te‛âlâ’dan, mağfiret taleb ederim.
Kendisi hakkında ne bir zarara ne bir faydaya, ne ölüme, ne de yaşamaya ve ne de dirilmeye mâlik olmayan, (günahlar işleyerek) kendisine zulmetmiş bir kulun tevbesiyle, O’na tevbe ederim’ derse, Allâh-u Te‛âlâ (o kişinin sevab ve günahlarını yazmakla görevli) iki meleğe: ‘Bu kulun amel defterindeki günahlarıyla alâkalı yazıları yakın!’ diye vahyeder.” (Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/140)
Ulemâ buyurmuştur ki: “Receb, günahlardan istiğfar içindir, şa‛bân kalpleri ayıplardan ıslâh içindir. Ramazan ise kalpleri nurlandırmak içindir.
O halde Allâh-u Te‛âlâ’nın ayında istiğfarı çok yapmak lazımdır. Özellikle de seherlerde, “Seyyidü’l-istiğfâr (istiğfarların efendisi)” denilen tevbeyi
hiç terk etmemek gerekir.
Nitekim Şeddâd ibni Evs (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Seyyidü’l-istiğfâr (istiğfarların efendisi) şudur:
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَأَنَا علٰى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ
‘Ey Allâh! Benim Rabbim Sensin. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum.
Ben gücümün yettiği kadar Senin ahdin ve vâdin (sözün ve müjden) üzere sâbitim.
Ben Senin ihsan ettiğin nimetlerini itiraf ediyor, günahlarımı da itiraf ediyorum. Öyleyse beni mağfiret eyle!
Şu muhakkak ki, günahları Senden başkası bağışlayamaz. Ben yaptığım şeylerin şerrinden sana sığınıyorum.’
İnsan akşama girerken bu duâyı okuduğu zaman, o gece ölürse cennete girer yâhut cennet ehlinden olur.
Bu duâyı sabaha girerken okuduğu zaman da, o günde ölürse, o da cennet ehlindendir.” (Buhârî, De‛avât:15, 7/150; Ebû Dâvûd, Edeb:110, no:5070; İbni Mâce, no:3872)
Kaynak: Malatya Sıla derneği