Hadislere Uydurma Diyenlere İlmi Deliller
Receb Ayı İlk Cuma Gecesi Namazı Hakkında İlmi Deliller
Receb Ayı İlk Cuma Gecesi Regaib Namazı Hakkında İlmi Deliller
Receb ilk cuma gecesi Regaib namazına uydurma diyenler okusun
Receb ilk cuma gecesi Regaib namazına uydurma diyenler okusun
Receb ayı ilk cuma gecesi namazı hakkındaki hadise burdan bakabilirsiniz.
Bazı Alimler, bu hadisin zayıp hatta mevzu olduğunu söyleyerek, onu münker bidatlara dahil etmişler ve:
“Namazda sure ve tesbihlerin sayımının hareket gerektireceği bununda huzura mani olacağı, iftarı acele yapmak gerekirken, bunun iftari geciktireceği, nafileelerin tek başına kılınması sünnetken, bunun cemaatle kılındığı, namaz peşine yapılan secdelerin mekruh olduğu ve geceler arasından özellikle cuma gecesinin ibadete tahsisinin kerahati” gibi gerekçelerle bu namazı reddetmişlerdir.
Ancak onlar bu görüşlerinde isabet kaydetmemişlerdir.
Bazı hadislere uydurma hadisler diyenlere ilmi deliller
Receb ayı ilk cuma gecesi Regaib namazı ile ilgili hadise uydurma diyenlere ilmi deliller
Nitekim İbni’s Salah, Ali el-Kari ve Zebidi (Rahimehumullah) gibi dirayet ve rivayet erbabı diğer bazı ulema, onların bütün bu görüşlerini ilmi delillerle çürütmüşlerdir.
1. Hadis-i şerifin mevzu olduğunu söylemek aşırılık olur. Zira İbni Salah ve İbni Esir (Rahimehumallah) gibi eşsiz alimlerin nakline göre; bu hadisi Razın ibni Muaviye (R.A.) gibi büyük bir hadis hafızı zikretmiştir.
Bu zat, hadis ilminde yüksek tabakadan olup, İbni Mace yerine Muvatta’ın yer aldığı altı sahih kitaptaki sahih hadisleri naklettiği ve bazı ilaveler kattığı ” Tecridü’s-Sıhah” namındaki meşhur eserinde bu hadisi nakl etmiştir.
isminden de anlaşıldığı üzere; bu kitap sahih hadislerle alakalı bir şaheserdir.
İslam’ın hucceti ve delili anlamına gelen, “Huccetü’l İslam” unvanına sahip ve buna layık olan İmam-ı Gazali (Rahimehullah) gibi bir zat, “İhya-u ulumiddin” gibi herkes nezdinde meşhur ve makbul (bilinip kabul gören) eserinde ; bu namazın müstehab olduğunu açıkladıktan sonra :
“Bu namazı sahabe ve tabi’inden toplulular değil de tektük zatlar nakletmiştir. Dolayısıyla rütbesi teravih ve bayram namazları derecesine ulaşmamışsa da, Kudüs ehlinin topyekün bu namaza devam ettiklerini ve terkine asla müsamaha göstermediklerini gördüğümden, bu babda bu namazı irad etmek istedim” demiştir. (ihyaul ulum, 202)
Bu beyan, bu hadisin uydurma olmayıp, en azından zayıf senetli olduğunu açıklama husunda yeterli olsa gerekir.
Artık insafla düşünülmeli ve bu hadisleri uydurma kabul edenlere aldanmamalıdır.
Zira bu kişiler bu konuda sınır tanımayıp “Kütüb-ü Sitte-i Sahiha” dediğimiz, en sağlam altı kaynakta gçen bazı hadislere bile uydurma deme cesaretini göstermişlerdir.
Bugün bizlerin bile Allah-u Tealadan korkarak böyle bir şeye cesaret edemediğimiz, gözler önündeyken, bir hadisi sahih kabul etmek için nice şartlar arayan İbni Mace (Rahimehullah) gibi bir zatın, kendi memleketi olan Kazvin’in faziletine dair rivayet ettiği bir hadis hakkında:
“Memleketini çok sevdiğinden, ırkçılık taassubu, böyle bir hadisi kitabına koymasına sebep oldu” demenin insafla bağdaşır bir hanı yoktur.
Hasılı; faziletli amellere dair, ulema ve meşayıhın senet göstererek naklettikleri hadislerin birçoğu, hadis ıstılahına göre, sahih, hasen, garib gibi nitelemelere tabidir.
Geri kalanları ise asla mevzu (uydurma) vasfına layık olmayıp, onlar hakkında en fazla zayıf denilebilir.
Ali el Kari (Rahimehullah) bu namazı nakledip ” Cami’ul-usul” sahibinin:
“Ben bu hadisi kütübü sittenin hiçbiryerinde bulamadım. Ancak meşhur hadis hafızı Razin’in kitabında buldum.
Dolayısıyla bu hadis (herkes tarafından ittifakla nakledilmemiş) hakkında konuşulan bir hadistir. bu şeklindeki beyanına yer verdikten sonra şöyle demiştir:
bu sözün neticesi şudur ki: bu hadis-i şerife uydurma denemez. dense dense zayıf denebilir.
Hadis ilminde yüksek bir yere sahip olan İbni Salah (Rahimehullah) gibi bir zatın, bu namazın cevazını seçmiş olması, Huccetul İslam Gazali‘nin İhya da meşayıh ve ulemadan daha nicelerinin de kendi eserlerinde bu namazın faziletini açıklamaları, muteber olduğunu delil olarak yeterlidir.
Zayıf Hadislerle Amel Etmek
İmam-ı Nevevi (Rahimehullah)’ın “EZKAR” daki beyanı ve ulemanın genl görüşüne göre; inanç ve fıkıh hükümlerinde değil de, faziletli ameller konusunda zayıf hadisle amel etmek müstehabtır.
Hadisleri inkar etmek Allah’a Rasulene ve Rivayet edene yalancı saymış olur.
Mekke’nin dağlarında ot yüyüp ibadet etmekten rengi ot rengine dönmüş Ebu Talib-i- Mekki, İmam-ı Gazali, Abdulkadir Geylani, İbni Salah, İbn-i Esir, Ebu Abdillah el-Hubeyşi, Ali El Kari, Murtaza ez-Zebidi, Seyyid Muhammed en-Nazili, Seyyid Ali Zade (R.A.) gibi, isimleri bu esere sığmayacak kadar çok, takva sahibi alimler bu namazı kabul etmişlerdir.
Artık bu hadise uydurma diyenlerin ne duruma düşüklerini düşünebiliyor musunuz? bu kadar büyük zatları Rasulüllah (S.A.V.)’e iftara suçuna iştirakla itham etmek, bir alim için olacak şeymidir.?
Hadisleri inkar etmek hakkında hadis
Nitekim Cabir (R.A.)’dan rivayet edilen:
“Kime benden bir hadis ulaşır da onu inkar ederse, (Başta) Allah-u Teala, sonra (Rasulü, (daha sonra) onu rivayet eden olmak üzere üçünü de yalancı saymış olur.” (taberani)
İbni Salah (Kuddise Sirruhu)’nun da dediği gibi .
Hadisin senet bakımından zayıf olduğunu farz etsek bile bu, reğaib namazının asılsız olmasını ve engellenmesini gerektirmez.
Bu konuda son olarak nakledeceğimiz husus, Ali el-Kari (Rahimehullah)’ın şu adilane yaklaşımıdır.
Namazın ortaya konmuş ibadetlerin en hayırlısı oluşu, sahih hadislerle sabitken, reğaib namazı kılanlara sapık ve cahil demek uygun düşmez.
Hadisin mevzu’ olduğu farzedilse bile, bunun vebali, vazı’ı (uydurucusu)na ait olup, güzel itikatle amel edne hibir masuliyet yoktur.
Akşam namazından sonra özel olarak bir namaz yoktur diyenlere
2. “Özel olarak bu saatte ve bu şekilde böyle bir namaz yoktur” denilemez. Zira akşamdan sonra kılınacak bu oniki rekat, Aişe (R.A.) dan rivayet edilen:
“Akşamdan sonra yirmi rekat kılana Allah-u Teala cennette bir köşk bina eder” (tirmizi)
hadisi şerifin bahsettiği yirmi rekattan pekala sayılabilir.
Zira ilim ehli nezdinde malum olduğu üzere; bu namazda bulunan farklı ve fazla vasıflar, bu genel mefhuma dahil olamsına engel olmaz, ancak bu namaza bir nevi hususiyet kazandırır.
3. Cerir ibni Abdillah (R.A.)’dan rivayet edilen :
“Bir kimse, islam’da güzel bir sünnet ortaya koyar (çığır açar) da, kendisinden sonra onunla amel edilir.
İşte o kimseye o sünnetle amel edenlerin ecri kadar sevap yazılır, amel edenlerin de ecirlerinden bir şey eksilmez.” (müslim)
Hazreti Bilal (R.A.)’ın, abdest şükrü namazını ihdas ettiği ve bu sebeple cennette Rasulüllah (S.A.V.)’in önünde yürürken ayak seslerini Rasulüllah (S.A.V.)’in işittiğine dair rivayet en sahih kaynaklarda zikredilmiştir. (buhari)
Zira Hubeyb (R.A.) müşrikler tarafından şehit edilecekken iki rekat namaz kılarak, idam olacaklara son amel olarak iki rekat kılmayı sünnet etmiştir. (buhari)
Nerde kaldı ki, biz bu yetkiyi kullanmaktan çekinmekteyiz, ancak güvenilir zatların Peygamberimize dayandırarak yaptıkları nakillere hüsnüzan besleyip, sevabına inanarak amel etmekteyiz. nitekim,
Sevabına inanarak amel etmek
Enes (R.A) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte :
“Kime Allah-u Tealadan veya benden bir fazilet ulaşırsa – bu haber (gerçekte) benden olsun veya olmasın- o kişi sevabını umarak bunu tatbik ederse, Alalh-u Teala ona onun sevabını verir.”
hadis-i şerifi, inanç ve güzel beklentilerle yapılan amellerin asla zayi olmayacağını noktasında, nas teşkil etmektedir.
Yine böylece Enes İbni Malik (R.A.) dan nakledilen:
“Kime Allah-u Teala’dan faziletli bir şey (rivayet) ulaşır da ona inanmazsa, o fazilete erişemez.”
hadisi şerifi, güzel itikat ile amel edenin sevaptan mahrum kalmıyacağını gösterir.
Namaz da belli sürelerin okunması ve tekrarlanması
4. Belli namazlar da belli sürelerin tahsisi ve onların tekrarlanmasının mekruh oluşuyla ilgili meseleler,
Namazda ayetleri sayma konusu Aişe, Tavus, İbni sırın, Sa’id ibni Cübeyr, Hasen, İbni Ebi Müleyke(R.A.) gibi selefin bir çoğundan nakledilmiştir.
herkes tarafından kabul edilen ve Ebu davud, Tirmizi, İbni mace gibi sahih kaynaklarda yer alan, “Tesbih Namazı”na dair hadis, bu görüşün doğruluğunun adil bir şahididir.
Nafile Namazların Cemaatle Kılınması
5. Enes (R.A)’dan rivayete göre Rasulüllah (S.A.V.) bir kere farz namazı vakti dışında onların evine gelmişti.
Ümmü Süleym ve Ümmü Haram (R.A) ile birlikte kendisine iki rekat nafile namaz kıldırmıştır. (müslim)
“Kadir, reğaib ve beraat namazları gibi nafilelerde imama uymak, hiçbir surette mekruh olmaz, çünkü İbni Mesud (R.A.)dan merfu’an mevkufen rivayet edilen bir hadis-i şerifte:
“Müslümanların güzel gördüğü Allah-u Teala indinde de güzeldir. (ebu-davud)
bu günkü insanların ameli bu fetva üzere olsa gerekir.
Recep ayına ait daha bir çok hadisler onemli konular Cübbeli Ahmet Hocamızın Receb-i Şerif Risalesinde bulunmaktadır.
- Receb-i Şerif ayının faziletleri ,
- Receb-i Şerif ayının günleri ,
- Receb-i Şerif ayının geceleri ,
- Receb-i Şerif ayının oruçları
- Receb-i Şerif ayının Namazları