60. MEKTUP
60. Mektup
· Kalbe gelen havatır ve vesveselerin giderilmesi
Allah (c.c.) devamlı yüce zatıyla alaka kurmak nimetiyle şereflendirsin. Zira gerçek hürriyet bunu başarmaktadır.
Havatır ve vesveselerin giderilmesi konusunda en mükemmel başarı Hacegan yolunda elde edilir. Hatta bu tarikatın büyüklerinden bazısı (diğerlerinin aksine) kalbe gelen havatırı gözetleyip onları kalbe yaklaştırmamak amacıyla erbaine girmiş ve bu müddet boyunca kalbini muhafaza altında tutmuştur.
Bu konuda Ubeydullah Ahrar hazretleri şöyle der: “Havatırın gelmemesi ve kalpten men edilmesinden maksat, Hak Teâlâ’ya devamlı teveccüh/yönelişi aksatan havatırın men edilmesidir. Yoksa genel anlamıyla kalbe gelen her havatırın men edilmesi değildir.”
Bu yüce silsilenin bağlılarından biri, “Rabbinin nimetini anlat”’221 ayeti gereğince kendi halini anlatırken şöyle demiştir: “Havatırı kalbimden menetme işi o dereceye varıyor ki, faraza Nuh peygamberin ömrü bana verilse kalbime hiçbir havatır gelmeyecek hale geliyorum.”
Bu kimse havatırı def etmek için her hangi bir çaba sarf etmemiştir. Zaten zorla elde edilen her şey geçici olup devamlı değildir. Bilakis yukarıda zikri geçen sûfi, havatırı kalbine getirmek için senelerce uğraşsa bile bunu başaramayacak durumdadır.
Bir iş için Erbain tayin etmek bu iş için zorlu uğraş vermek anlamına gelir. Uğraş vermek ise tarikat mertebesindedir. Hakikat ise her türlü çaba ve uğraştan kurtulmak makamıdır. Nitekim “yad-kerd”tarikatta, “yad-daşt” da hakikattadır. O halde Hak Teâlâ’ya devamlı teveccühü, on gün, kırk gün gibi süreli olarak havatırın giderilmesi şeklinde kabul etmenin imkansız olduğu ortaya çıkmıştır. Zira yukarıda da belirtildiği üzere çaba harcamak tarikat mertebesinde olur. Tarikatta da devam düşünülmez. Devam ancak hakikattadır. Bu durum, hakikatte çaba harcamaya mecal olmadığındandır.
Henüz tarikat mertebesinde (çaba harcama aşamasında) bir takım havatırın kalbe sızması sürekli teveccühe manidir. Bu yüce silsilenin yola yeni giren dervişlerinde görülen devamlı teveccüh hali başka bir şeydir. Bizim burada anlatmaya çalıştığımız devamlı teveccüh hali kemal basamaklarının sonuncusu olan yad-daşttanibarettir. Nitekim Hace Abdulhalık (k.s.) “Yad-daştın ötesinde zan ve vehimden başka bir şey yoktur” buyurmuştur. Yani bunun ardında başka bir mertebe yoktur, demek istemiştir. Bu gibi halleri ifade etmekten maksat bu yüce tarikatın isteklilerini teşviktir. Yoksa bunlar inkarcıların inkarından başka bir şeyi artırmaz.
“Onunla çoklarım saptırır, çoklarım da hidayete erdirir.”222
Çirkini güzel gören ziyandadır.
Keskin bakışlı kimse ise kurtulmuştur.
Nil nehri, Kıptiler için kan, Yakup oğulları için de
Su idi; işte bu en büyük ibrettir.
Selam ve hürmetle…
221 Duha,11
222 Bakara,26