Daimi Huzur
Huzura giden yolun ışığı olmak için çalışıyoruz...

71. MEKTUP

0 82
71. MEKTUP
·         Mirza Dârâb b. Hân-i Hânân’a1 yazılmıştır
·         Nimetlerden yararlanan kişinin, nimet verene şükretmesi gerektiği; şükrün, şeriatın hükümlerine uymakla mümkün olduğu
 
            Allah Sübhânehû yardımcınız olsun ve sizi güçlendirsin.
            Aklen ve şer’an sabittir ki, nimete eren kişi o nimeti kendisine vere­ne karşı bir teşekkür borçludur. Şükrün gerekliliğinin nimetin büyüklü­ğü oranında olacağı malumdur. Nimet ne kadar çok olursa şükür de o oranda vacip olur. O halde zenginlerin farklı derecelerine göre, fakirler­den kat kat daha fazla şükretmeleri vücûben gerekmektedir.
            Bunun için Allah Resûlü (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle bu­yurmaktadır: “Bu ümmetin fakirleri zenginlerden beş yüz sene önce cenne­te girecektir.”2
            Nimetleri ihsan eden, Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri ne şük­retmek, ancak şu esaslarla olur: Fırka-i Nâciye olan Ehl-i Sünnet ve’l- cemaat’in görüşlerinin gerektirdiği şekilde akideyi düzeltmek. Sonra da şer î ve ameli hükümleri Fırka-i Nâciye müçtehidlerinin açıklama­ları doğrultusunda yerine getirmek. Sözü edilen Sünnî Fırka-i Naci­ye’den olan büyük sûfîlerin seyr u sülûküne uygun olarak nefsi tez­kiye ve tasfiye etmek.
            Bu son esasın gerekliliği, -diğerlerinin tersine- istihsânîdir (güzel bulunur). Çünkü İslam’ın aslı ilk iki esasa bağlıdır. Son esasla olan ir­tibatı İslamiyet’in tamamlığı ile ilgili olup dînin esasına taalluk et­memektedir. Yoğun mücâhede ve ağır riyazetler türünden de olsa bu üç asla muhalif olan ameller masiyet, isyan ve azgınlık olarak kabul edilir ve nimet ihsan eden Yüce Sultan a isyan etmekten öte bir anlam taşımaz. Tam bir mücâhede ve riyazet halinde olup bir dakikalarını bile boş geçirmedikleri halde Hint Brahmanları3 ve Yunan Filozoflarının çabalan, peygamberlerin şeriatları doğrultusunda olmadığı için boşa giden ve kendilerini âhirette verilecek olan ecirden mahrum bı­rakan kısır çabalar olmuştur.
            O halde yapılması gereken Seyyidimiz, Efendimiz, günahlarımı­zın şefaatçisi, kalplerimizin tabîbi Resûlullah Muhammed’e (s.a.v.) ve hidayet yolunun önderleri olan Râşit Halifelere tabî olmaktır.
[1]          İmâm-ı Rabbani bu zâta beş adet mektup göndermiştir.
2          Tİrmizî, nr. 2358-2362; İbnu Hibbân, nr. 676; Hadisin farklı lafızlarla rivayeti      için bk: Müslim, Zühd, 1, nr. 2979.
3          Brahmanlar: Hindu din adamları.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.