Selam Âdâbı
Selamın Müslüman yüreklerdeki fevkalede tesirinden dolayı Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), “Aranızda selamı yayın.” diye emretmiştir. Bu yüzden Müslüman tanıyıp tanımadığına bakmadan her gördüğü şahsa selam verir.
Selam Âdâbı
Selamla başlayan konuşmalar muhabbet çerçevesinde örgüleşir. Negatif duygu ve unsurlar onunla zail olur. Selamdan sonra öfke ya hiç olmaz ya da çok düşük düzeyde kalır. Bunun için Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) , “Selam konuşmadan öncedir.” buyurmuştur. Buna göre her nevi konuşmadan önce muhataba il olarak selam verilir. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir başka hadis-i şerifte, “Hiç kimseyi selam vermeden yemeğe davet etmeyiniz.” buyurmuştur.
Selamın Müslüman yüreklerdeki fevkalede tesirinden dolayı Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), “Aranızda selamı yayın.” diye emretmiştir. Bu yüzden Müslüman tanıyıp tanımadığına bakmadan her gördüğü şahsa selam verir.
Selam insanlar arasında muhkem iletişim köprüleri kurar. Bunun için vasıtada olan yürüyene, yürüyen oturana, az çoğa, küçükler büyüklere selam verir. Yürüyen iki kişiden selama başlayan daha üstün kabul edilir. Allah Resulü (sallalalhu aleyhi ve selem) selamlaşmada kullanılan lafızlara göre kişilere farklı ecirler takdir edildiğini bildirmiştir: “es-Selam-u aleyküm” diyene on; “es-Selam-u aleyküm ve Rahmetüllah” diyene yirmi; “es-Selam-u aleyküm ve Rahmetullah-ı ve Berekatühü” diyene ise otuz hasene vardır.
Selam bir mekana girerken olduğu gibi oradan ayrılırken de verilir. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Enes b. Malik’e, “Yavrucuğum! Ailenin yanına girdiğinde selam ver. Bu, hem senin hem de ailen için bereket olur.” buyurmuştur.
“Sabahal-hayr”, “merhaba” gibi ifadeler, “Esselam-u aleyküm” ile aynı değere sahip değildir. Ancak bu nevi ifadeler selamdan sonra kullanılabilir. Nitekim Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün amcası Ebû Talib’in kızı Ümmü Hani Mekke fethinde Efendimiz’i ziyaret edip (perdenin ardından) selam vermiş, Allah Resulü de, “Kim o?” diye sormuş, “Ümmü Hani” cevabını alınca, Merhaba (hoş geldin) Ümmü Hani demiştir.
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) çocuklara, uygun her halde olduğu gibi oyun oynarken de selam verir, böylece onlara cemiyetin huzur ve sevincinden pay sahibi olduklarını hissettirdi. Sahabe, Allah Resulü(sallallahu aleyhi ve sellem)’nden öğrendiği şekilde selam merkezli yetişkin-çocuk iletişimini devam ettirmiş, onları erken yaşta selama alıştırmıştır. Tirmizî Enes b. Malik’in çocukların yanına varıp onlara selam verdiğini, ondan sonra Sabit el-Bunânî’nin bu sünneti sürdürdüğünü naklederek bu alandaki tevarüse muşahhas bir örnek verir.
Selam doğrudan verildiğini gibi aracılar yoluyla da gönderilebilir. Zira Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Aişe’ye, “Cibril sana selam veriyor.” buyurmuş, Hz. Aişe’de, “Aleyhisselam ve rahmetullahi ve berekatühü” (Ona da Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi olsun) şeklinde karşılık vermiştir.” Ömer b. Abdulaziz’de, belli zaman dilimlerinde Medine’ye gidip selamını Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’ne arz etmesi için birisi tayin etmiştir.
İçinde kimse olmayan bir eve girildiğinde, “Esselâmü aleynâ ve alâ ibadillahi’s-sâlihîn (Allah’ın sela¬mı bizim ve Allah’ın iyi kullarının üzerine olsun.) denir. Nitekim ayet-i kerimede de, “Evle¬re girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendi kendinize selam verin.” buyrulmaktadır. Böylece kişi kendini Allah Teala’nın korumasına havale eder.
Selam İslam cemiyetinin şiarıdır. İhtiyaçlar, mağduriyetler selamla başlayan konuşmalardan sonra arz edilebilir. Bunun için Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün ashabından bazıları görülecek bir işleri olmadığı halde de çarşı-pazarı sadece selam vermek için çıkıp dolaşırlardı. Nitekim Übey b. Kâ’b’ın oğlu Tufeyl şöyle rivayet etmektedir: “Bir gün Abdullah b. Ömer’ (radiyallahu anh)’e gittim. Benden kendisiyle bera¬ber çarşıya çıkmamı istedi. Ben de ona:
Çarşıda ne yapacaksın ki? Sen satıcıların yanında durmaz¬, ticaret mallarını sormaz, bir şey satmaz ve çarşıdaki meclislerde oturmazsın. Bana sorarsan burada otur da konuşalım.” Dedim. Bunun üzerine:
– Ey Ebâ batn! Biz çarşıya selâm için gidecek, karşılaştığımız herkese selam vereceğiz, dedi.
İbn Ömer çarşıya gittiğinde uğradığı satıcılara, ticaret erbabına, fakirlere hasılı herkese mutlaka selâm verirdi.
Kaynak : İhsan ŞENOCAK