Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun
Allah Teâlâ Müslümanlar arasındaki bu kardeşlik bağının güçlenmesi için çeşitli vesileler yaratmıştır. Bayramlar, bu vesilelerden bir tanesidir. Bayram günlerinde toplum şuuru bütünleşir, toplum ferdleri birbiriyle kaynaşır ve kucaklaşır. Hayatın bitmek tükenmek bilmeyen sıkıntıları içinde bunalan, bitkin ve yorgun hale gelen insanları bayramlar dinçleştirir, çalışma azim ve gayretlerini artırır.
Bayramlar toplum hayatında gerçekten seçkin yeri olan mübarek günlerdir. İnsan yalnız başına bayram yapamaz, yapsa bile bunun bir anlamı olmaz. Bayram toplum olarak kutlandığı takdirde bir anlam taşır.
Bayram günleri, tatil günleri olmaktan öte, bize bir takım yükümlülükler yükleyen günlerdir. Bu yükümlülükleri yerine getirdiğimiz zaman, bayramın anlamını ruhumuzda daha çok hissetmiş olacağız.
Bayramı fırsat bilip anne ve babamızın rızalarını almalı, onlar hayatta değillerse onlar vasıtasıyla yakınlığı olan kimseleri ziyaret etmeli, yoksul olanlarına yardımda bulunulmalıdır.
Bayram günlerinde önce, varlığımızın sebebi olan ve bizi her türlü fedakarlığa katlanarak büyüten, yemeyip yediren, giymeyip giydiren, uyumayıp uyutan ve hayata hazırlayan şefkat ve merhametle üzerimizde titreyen anne ve babamızın ellerini öpüp hayır dualarını almalı, kırılan gönüllerini onarmalıyız. Kur’an-ı Kerim, Allah’a ibadetten sonra ikinci derecede anne-babaya saygı gösterilmesini, iyilik yapılmasını emretmiş, onlara karşı “öf” demeyi dahi yasaklamıştır.
Akraba ve komşularla tebrikleşerek karşılıklı sevgi ve saygı duygularımızı aktarmalı, muhtaç olanlara yardım elimizi uzatmalıyız. Gidip görüşemediğiniz akrabalarınızı telefonla aramayı ihmal etmeyelim.
Bayramda karşılaştığımız herkese selâm vermeli, tanıdığımız ve tanımadığımız herkesin bayramını kutlamalıyız.
Hastahanelerde ve evlerde yatan hastaları görmeli, şifa dileklerimizi sunarak, iyileşmeleri hususunda gerekli olan yardımı yapmaya hazır olduğumuzu bildirmeliyiz.
Bayramda yetimler ve kimsesiz çocuklara şefkat dolu duygularımızı aktarmalı, onlara anne ve baba gibi davranmalıyız.
Mübarek bayramlarda güzel bir geleneğimiz daha var. O da mezarları ziyaret etmek ve orada yatan yakınlarımıza hayır duada bulunmak, ruhları için yoksullara ve kimsesiz çocuklara sadaka vermek.
Peygamberimizin ve ashabının kabir ziyareti bizim için örnektir. Kabirleri ziyaret ederek ölülerimiz için dua etmemiz ve onlar için Allah’tan af ve mağfiret dilememiz, hem ölüler için hem de hayattakilerin ölümü hatırlayarak kendilerine çeki düzen vermeleri için yararlıdır. İşte bayramlarda ölüleri de ziyaret ederek
Dargın olduğumuz kimselerle bayramı fırsat bilerek barışmalı, tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız.
Peygamberimiz buyuruyor: “Müminin, din kardeşine üç günden daha fazla dargın durması helâl olmaz.” (Müslim, “Birr”, 8.)
Ramazan Bayramı’nda bayram namazına kadar fitrenizi vermediyseniz fitrenizi verin. Kurban Bayramı’nda kurban etinizi kesemeyen yakınlarınızla paylaşın.
Kaynak: Lütfi Şentürk, Diyanet İşleri Başkanlığı