Daimi Huzur
Huzura giden yolun ışığı olmak için çalışıyoruz...

144. MEKTUP

0 76

MEVZUU : a) Seyr ü sülukün beyanı..
b) Seyr-i ilellah, seyr-i fillah ve diğer iki seyrin beyanı..

***

NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Hafız Mahmud Lâhorî’ye yazmıştır.

***

Noksan sıfatlardan münezzeh Allah kemalât derecelerinde sizlere sonsuz terakkiler nasib eylesin. Zeyğ-i basardan pâk olan Seyyid’ül-beşer hürmetine.. Ona ve âline salâtlar ve selâmlar eylesin.

Bir mısra:

Yazılanların güzeli, dostlann sözleri..

***

Bilsin ki,

Seyr ü sülûk, hareket-i ilmiyeden ibarettir. Ve bu: Bir keyfiyet mekulesinden olup bir eyniyet hareketine burada yer yoktur.

Seyr-i ilellah ise, bir hareketten ibaret olup ilmin alt derecesinden en üst derecesinde gidici olmaktır. Buradan dahi daha yüceye..

Sonra, bütünüyle mümkinatın ilimleri toplandıktan her manada zevalden sonra, Vacib Taâlâ’nın ilminde iş nihayet bulur..

İşbu anlatılan haletten şöyle anlatılır: Fena..

Seyr-i fillah ise, yine hareket-i ilmiyeden ibarettir. Ama, esma, sıfat, şuun, ibtibarlar, takdisat, tenzihatın vücup mertebelerinden; kendisinden bir ibare ile anlatılamayan, bir işaretle ona işaret edilemeyen, bir isim verilemeyen, kinaye yollu da bahsedilemeyen, hiç bir âlimin bilemeyeceği, hiç bir müdrikin idrâk edemeyeceği mertebede nihayet bulmaktır.

İşbu seyre ise, şu isim verilir: Beka..

Seyr-i anillah billah, aynı şekilde üçüncü seyirdir. Bu dahi; hareket-i ilmiyeden ibarettir. îlm-i âlâdan, ilm-i ednaya iniş sayılır; keza ednadan da ednaya.. Bu şekilde, gerisin geri mümkinata dönülür. Bütün vücup mertebeleri ilimlerinden nüzul olur.

O kimse ki, Allah ile Allah’ı unutur; Allah ile Allah’tan rücu eder. İşte bu zat: Bulup kaybeden, erip ayrılan, yakın olan uzaktır.

Bunlardan sonra dördüncü seyir, eşyada seyirdir. Bu dahi, eşyaların ilmini parça parça bilmektir. Ama, birinci seyirde, bütün bu ilimler, zail olup gittikten sonra..

Bu dördüncü seyir, başta anlatılan birinci seyrin mukabilidir. Görüleceği gibi, üçüncü seyir dahi üçüncünün mukabilidir.

Seyr-i ilellah ve seyr-i fillah, velâyet makamının özünü tahsil için olup fenadan ve bekadan ibarettir.

Üçüncü ve dördüncü seyir ise., davet makamının husulü içindir. Bu dahi, nebilere ve resullere mahsustur. Allah’ın salatları ve selâmları, umumî manada hepsine; hususî manada en faziletlilerine..

Peygamberlerin kâmil manada tabilerine dahi, bu büyüklerin makamından bir nasip vardır. Şu âyet-i kerime bu manayı ifade eder:

— «De ki, işte yolum, basiret üzere Allah’a çağırıyorum. Hem ben, hem de bana tabi olanlar.» (13/108)

İşte, bidayetin ve nihayetin sözü budur.

Bunları anlatmaktan maksad, onun yüce şanını beyandır. Bir de talipleri ona teşviktir.

Bir şiir:

Şekerde yanıldınız ey safralılar;
Zira gafildir tadından sevdalılar..

Selâm hidayete tabi olanlara. Mustafa’ya tabi olmayı bırakmayanlara.. Ona ve âline salâtlar ve selâmlar..

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.