Bunların neresi aydın?
Mahmud Efendi Hazretlerimiz sohbetinin bir bölümünde bizlere aydın olarak dayatılan insanları ele alıyor. Gazetelerde ve televizyon kanallarında aydın olarak lanse edilen insanların, bu aydılığının neye göre belirlendiğini sorgulayan Efendi Hazretleri, asıl aydınlığın İslam ve İslami ilimlerde olduğunu anlatıyor.
Üniversitede yunan felsefesi tahsil edenlere: ‘Aydın adam’ deniliyor. Böyle üniversiteli bir genç, kendisi gibi üniversiteli bir genç kız ile evlenmeye karar vermiş. Dini nikâhlarını yapmak için gelen hoca efendi gence: ‘‘Kelime-i şahadet” getirmesini söylemiş, aydın genç, hoca efendinin ne demek istediğini anlayamamış müsaade isteyip kelime-i şahadet aramak için odadan dışarı çıkmış.
”Hoca efendi ben bu evin yabancısıyım” demiş.
Bunların neresi aydın? Kelime-i şahadetin ne olduğunu dahi bilmiyorlar. Üniversite okuyanların çoğunluğu bunlar gibi dinden, diyanetten habersizlerdir. Ancak, anne-babası öğretmiş yahut kendisi bir hocadan ders almışlar müstesna.
Bu milleti, dini ilimlerden ne kadar uzak etmişler. Bu kadarda imandan uzak kalınmaz. Birazcık insaf gerek, hiç bu hal bu millete, o şanlı ecdadın torunlarına yakışır mı? Bu belayı kim ördü başımıza? Kuranı Kerim ilmine tam vakıf olan bir şahıs basiret üzeredir. İnsanları ALLAH’ın dinine çağırır.