09.Beyt
Risale-i Kudsiyye 9.Beyt
Ola hem onlar sad bin hezârân
Salât kim oldular âlemde sultan
Gönül ver onlara bunlardır ey can
Mefâtih-ul cenân ahbab-ı Yezdan
Zararlardan geçip Hakk’a gidelim
Cemâl-i bâkemâle seyredelim.
Büyük Şeyh Efendi İsmet Garibullah (Kuddise Sırruhu) Hazretleri Risale-i Kudsiyesinde Peygamber (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) Efendimizi, Hulefa-i Raşidini ve Ashab-ı kiramı (RadıyALLAHu Anhüm) övdükten sora şöyle buyuruyor:
“Ola hem onlara sad bin hezâran”
“Onlara, (Efendimiz (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) den günümüze kadar gelen bütün ALLAH dostlarına) yüzbin kere binler olsun. ”
Sad bin: Yüz bin,
Hezerân: Binler, demektir. Ne olsun?
“Salât kim oldular âlemde sultan”
“Salât-u selâm olsun ki onlar âlemde sultan oldular.” Bütün ilimler onlardan geldi onlara nasıl salât (dua) etmeyiz.?
Salât: Rahmet, manevî derece, demektir.
“Gönül ver onlara bunlardır ey can!”
“Ey can (ey canım kardeşim), Onlara gönül ver, rabıta et ve onları
hatırla.” Neden? Çünkü;
“Mefâtîhu’l-cenan Ahbâb-ı Yezdân”
“Onlar Mevlâ’nın dostları ve gönüllerin anahtarlarıdır.”
Mefâtîhu’l-cenan: Gönül anahtarları,
Ahbâb-ı Yezdân: Mevlâ’nın dostları, demektir.
Kalplerimizin kapısını onlar açar. Bakın İsmet Efendi (Kuddise Sırruhu)
Hazretleri onlara nasıl tazim ediyor.
Peygamber Efendimiz (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem):
“Büyüğüne tazim etmeyen, küçüğüne merhamet etme yen bizden değildir.” buyurmuştur. ”
İşte bu, güzel ahlâkdan bir tanesidir. Cenab-ı Hak da:
“Muhakkak sen (habibim) büyük bir ahlâk üzeresin.” (Kalem suresi:4) buyurdu.
Efendimiz (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) in ahlâkı neden büyük oldu? Zira O ALLAH’ımızın en sevgilisidir. Onun yalnız ahlâkı değil, imanı, kavil (söz) lerİ, herşeyi büyüktür.
Böyle büyük bir Resulümüz varken, Ona tam mânâsı ile uyulması gerekirken Onu bırakıp da kâfirlere uymak, onlara benzemeye çalışmak, bizlere yakışır mı? Erkeklerimizin ve kadınlarımızın onlar gibi giymesi doğru olur mu?
Mevlâna (Kuddise Sırruhu) Hazretleri buyuruyor ki:
“Ademî zade eğer bî edebest âdem nist.
Fark-ı der cism-ü benî âdemu hayvan edebest. Çeşm bükşa vü bübin cümle kelâmullah râ, Ayet ayet hemekî manayı Kur’an ebedest.”
Tercümesi şudur: “Âdem oğlunun eğer edepten nasibi yoksa âdem değildir. Âdem oğlu ile hayvan arasındaki fark edeptir. Gözünü aç ve dinle Mevlâ Tealâ’nın bütün kelâmı, Kuran’ın bütün ayetlerinin mânâsı edepten ibarettir.”
Edebi, İsmet Garibullah (Kuddise Sırruhu) Hazretleri Risale-i Kudsiye’sinde
şöyle anlatır:
“Hemen ilm-ü edeptir bil şeriat
Dahi ilm-ü edeptir bil tarikat
Edep ve ilm ile bulunur hakikat Ne bilsin bî edep sırr-ı şeriat Şeriattır edep Hakk’a gidelim.
Cemali ba kemâle seyredelim. (Risele-i Kudsiyye: 41)
Şeriat, tarikat ve hakikat hepsi ilim ve edepten ibarettir. Namazın farziyetini, kılınış şeklini bilmek ilim, bilindiği gibi yapılması edeptir. Tesettür emrine riayet etmenin farz olduğunu bilmek ilim, giymek edeptir.
Peygamber Efendimiz namaz kılarken kendisine selâm verirlerdi. O da selâmlarını alırdı. Ne zaman ki:
“Farz namazlarının vakit ve erkânını gözeterek edasına devam edin,
bilhassa orta namazına dikkat edin ve ALLAH’a itaat ederek namaza durun.” (Bakara Suresi:238)
Ayet-i celilesi nazil oldu, Efendimiz namaz içerisinde verilen selâmları almamaya başladı. Ashab-ı Kiram sebebini sordu. Efendimiz (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) de nazil olan ayeti kerimeyi tilâvet ederek buyurdular ki:
“Muhakkak namaz da meşguliyet vardır”
Kul o anda ALLAH’ın huzurundadır.
Tekrar edelim; işte bütün bunları bilmek ilim, amel etmekse edeptir.
Yerlerde ve göklerde bulunan her şey edep üzeredirler. Onların güzellikleri de bu edeplerindendir.
“Zararlardan geçip Hakk’a gidelim.
Cemâli ba kemâle seyridelim.”
“(Kulu ALLAH’a ulaştıran mürşidlere gönül vermemek, tazim etmemek, karşı çıkmak insan için zarardır). İşte bu zarardan geçip Hakk’a gidelim. Cemâli ba kemâle seyredelim.”