Daimi Huzur
Huzura giden yolun ışığı olmak için çalışıyoruz...

41.Beyt

0 434
Risale-i Kudsiyye 41.Beyt

خَبَرْدَارْ اُولْ كِه آنْجَاقْ لَفظَةُ اللهْ ، تَذَكُّرْ دِرْوَلِى مَقْصُودْ هُوَاللهْ
حَقِيقَتْ ذِكْرَه اُولْدِى اُو هَمَانْ رَهْ ، حَقِيقَتْ ذِكْرْبِلاَ كَيْفْدِرْ مَعَ اللهْ
فَانِى مَذْكُورْدَنْ اُولْ حَقَّه كِيدَه لِمْ ، جَمَالِ بَاكَمَالَه سَيْرايِدَه لِمْ

“Haberdar ol ki ancak Lâfzatullah,”

” Tezekkürdür. Veli maksud Hüyallah”

“Hakikat zikre oldu o hemen rah” .

” Hakikat zikir bilâkeyfdir meallah”

” Fani mezkûrda ol Hakk’a gidelim.

Cemali ba kemale seyridelim.”

خَبَرْدَارْ اُولْ كِه آنْجَاقْ لَفظَةُ اللهْ
“Haberdar ol ki ancak Lâfzatullah,”

Haber: Arapça bir kelimedir, çok kullanıldığı için türkçeye yerleşmiştir.
Dâr: Farsça bir kelimedir. “Tutucu” manasına gelir.
“Haber tutucu ol ki, ancak lâfzatullah” nedir?تَذَكُّرْ دِرْوَلِى مَقْصُودْ هُوَاللهْ

” Tezekkürdür. Veli maksud Hüyallah”

Tezekkür: Hatırlamaya çalışmak demektir. Tezekkür, zik*rin kendisi değildir.
Veli: Velâkin,
Maksud: Kastedilen, demektir.”Lâkin istenilen, kastedilen O Allahtır.” Allah, Allah deyin*ce kimi istiyorsunuz? O ismin sahibi olan Zat-ı Pâk-i Sübhaniyeyi istiyorsunuz.حَقِيقَتْ ذِكْرَه اُولْدِى اُو هَمَانْ رَهْ

“Hakikat zikre oldu o hemen rah” .

Rah: Farsça bir kelimedir “Yol” demektir.”O (Allah kelimesini zikretmek) zikrin hakikatına ulaşma*
ya yol oldu. ”

Allah ile insan arasında bağlantı kurulmasını sağlayacak vasıta ancak zikirdir.

حَقِيقَتْ ذِكْرْبِلاَ كَيْفْدِرْ مَعَ اللهْ

” Hakikat zikir bilâkeyfdir meallah”

Bilâkeyf: Şekilsiz,
Meallah: Allah ile, demektir.

“Zikrin hakikati şekilsiz olarak Allah ile beraber olmaktır ”

Bu, Allah ile kul arasında bir hâldir, bu zikre erişmiş olan insan bu hâli bilir, ancak anlatacak kelime bulamaz

فَانِى مَذْكُورْدَنْ اُولْ حَقَّه كِيدَه لِمْ ، جَمَالِ بَاكَمَالَه سَيْرايِدَه لِمْ

” Fani mezkûrda ol Hakk’a gidelim.
Cemali ba kemale seyridelim.”

Fena: lügatta yok olma, geçip gitme manalarına gelir. Tasav*vufta ise, kendi varlığından geçmek manasına gelir.

Fena’dan kastedilen mana: Kişinin kötü sıfatlardan arın*masıdır. Beka’nın zıddıdır. Bir kimsede kötü sıfatlar fani (yok) olursa, onda güzel hasletler belirmeye başlar.

“Zikrolunan (Allah) da fani ol Hakk’a gidelim”
Zikrolunan Mevlâ’da fanilik: Kulun Zat ve Sıfatının, Allahın Zat ve Sıfatında fani olmasıyla olur. Kul bu fenada dünya ile alâkalarını kafi olarak kesip tamamiyle Allah’a teveccüh eder. Kısaca bir şeyler öğrendik. İyi anlamaya çalışın, muvaffak olmak iyi anlamaya bağlıdır.

Büyüklerden biri bir seyahatinde, yolda giderken bir ârabi ile karşılaştı. Ona nereye gittiğini sordu. Ârabi: “Kabe’ye gidiyorum.” dedi. O büyük zatta ona şu beyiti okudu.

تَرْسَمْ نَرَسِى بَكَعْبَه اَىْ اَعْرَابِى اِينْ رَاهْ كِه تُوبِرَوِى بَتُرْ كِسْتَا نَسْتْ

“Ey Ârabi! Korkarım ki, Kabe’ye ulaşamıyacaksın, Zİra tutmuş olduğun yol Türkistan’a gitmektedir.”

İşte Şeriatsızlık yapmak ta aynen bunun gibidir. Şeriatsızlık yaparak, Kur’ana tâbi olmadan, “Allaha kavuşurum” dersen, sen de bu beytin muhatabı olursun, Kabe’ye gidiyorum zannı ile Türkistan’a giden adama benzersin.
Risale-i Kudsiyye’nin diğer bir beytinde şöyle buyrulur:İşit gel “Küntü Kenzen” remz-i Sübhan.
Bu remzinden murad vuslattır ey can.
Bilindi bunca hikmet, bunca irfan.
Bize vuslat için yol oldu Kur’an.
Cehaletten geçip Hakk’a gidelim,
Cemali ba kemale seyridelim.Dünya menfaatleri için ayaklarımız kırılırcasına koşuyo*ruz. Bize dünya ve ahirette en çok faydalı olacak Mevlâ Tealâ’ya hiç koşmuyoruz. Bir yerde define olduğunu duysanız hemen koşarsınız. Halbuki altın, gümüş, mücevherat insanın isteğini temin etmez.Biz Mevlâ’ya koşalım. O bizim her isteğimizi verir. Meselâ, bizi bir aslan kovalamış olsa o anda altınlarımız bizi kurtaramaz amma Mevlâ kurtarır. Sele kapılsak Mevlâ kurtarır.Mevlâ Tealâ: “Ben Hazineyim” buyuruyor. Mevlâ’ya kavuşursak altın ve paranın temin edemediğini yüce Allah bize verir.

Risale-i Kudsiyye Serhi ve Izahi (Mahmud Ustaosmanoglu Kuddise Sirruhu)

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.