Kadınların mahremsiz seyahat etmesi
Ebû Said el-Hudrî’nin rivayetine göre Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının beraberinde babası veya oğlu yahut kocası veya kardeşi yahut nikâhı haram olan biri olmaksızın üç gün veya daha fazla süren bir yolculuğa çıkması helâl değildir ”( Müslim, Hacc: 423)
Başka bir rivayette:
Ebû Said el-Hudrî’nin rivayetine göre Resulullah (a s m ) şöyle buyurmuştur:
“Resulullahın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanında kocası veya yakın akrabası olmaksızın kadının iki günlük yola gitmesini yasak etti ”( Müslim, Hacc: 416)
Mesele bir başka hadis-i şerifte bir gün olarak da belirtilir Şöyle ki:
Ebû Hüreyre’nin rivayetine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının, yanında kendisine nikâhı haram olan biri bulunmadıkça bir gün ve bir gecelik yola gitmesi helâl değildir ”(Müslim, Hacc: 421 Tirmizî, Radâ: 14)
Bu hadisi delil olarak getiren İmam Evzaî ve Ebü’l-Leys şöyle demektedirler:
“Kadın yanında mahremi olmadan bir günlük yola yalnız başına yolculuğa çıkamaz”( Umdetü’l-Karî, 7: 130)
Bu mesafe hesaplanmış ve 90 kilometre olarak belirtilmiştir. Yani bir kadının bulunduğu şehirden 90 kilometre uzak bir yola, yanında mahremi olan bir erkek olmadıkça çıkması caiz değildir.
MÜMİN UYGULAMALI, BAHANE ÜRETMEMELİ
Allah’u Teala bir ayet indirmiş ise, Peygamber Efendimiz bir hüküm vermiş ise bu kıyamete kadar geçerli değil midir? Ben mü’minim diyen, mü’mine bir kadınım diyen bir insanın bu hükümlere itaat etmesi, sarılması, Peygamberimin emri diyerek bu yasağı delmekten kaçınması gerekmez mi?
Bazı haberler duyuyoruz. Mesela bazı resmi kız Kuran Kurslarında şehir dışı turlar düzenleniyormuş. İşte Bursa’ya Ulu camini ziyarete gidiliyor veya Sakarya’dan, Ankara’dan İstanbul’a geziye geliyorlarmış. Kız talebeler yol parasını vererek bu geziye katılıyorlarmış. Peki, hepsinin mahremi yanında mı? Öyle ya, okuduğun Kur’an-ı getiren Peygamberinin hükmü var; “mahremin olmadan gidemezsin” buyuruyor. Hayır, hiçbirinin yanında mahremi yok. Ama hepsinin bahanesi var.
Yine böyle tur düzenleyen resmi bir kız Kuran Kursunda daha önce medrese eğitimi görmüş bir kardeşimiz demiş ki: “Arkadaşlar bu yaptığınız İslam’a aykırı bir harekettir, Resulüllah Efendimizin bu konuda emri var” diyerek yukarıdaki hadisleri okumuş. Ne olmuş biliyor musunuz?
Çoğu şaşırmış. “Ben bu güne kadar böyle bir hadis duymadım” diyenler, “ilk defa senden duyuyorum” diyenler,bir de bilip bahane uyduranlar var.
Neymiş Efendim, bu gün yollar çok güvenliymiş, emniyet açısından bir problem yokmuş. Tek değil de kalabalık gidiliyormuş.
Yani Peygamberin hükmü bu yüzyılda geçerli değildir demeye getiriyor. Yazıklar olsun sana! Elindeki Kur’an’ın senden şikâyetçi olacağından haberin var mı? O Kur’an-ı Kerim’de: “Resul size neyi verdiyse alın” buyurmuyor mu?
Senin bir mü’mine olarak bu hükme bahaneler uyduracağına, hikmetini anlamaya çalışarak teslim olman gerekmez mi?
Bakın! Bunu avam diye tabir ettiğimiz halk değil, Kur’an Kursunda okuyan talebeler yapıyor. Hem de Hocalarıyla beraber.
Demek ki, imanımız bu kadar zayıf. Elimizde Kuran, okuyoruz ama kalbimize zerre kadar tesir etmiyor. Nefis bir şey isteyince yüzlerce bahane uyduruyoruz.
Hâlbuki bir hanımı ısrarla gitmesi için zorlasalar, o hanımın, Peygamberinin hükmüne karşı gelmemek için direnmesi, gitmemek için bahaneler uydurması lazım.
Bakın mesela Mavi Marmara olayı taptaze. Gazze’ye giden gönüllü kadınların halini hepiniz biliyorsunuz. İsrail askerlerinin kadınları nasıl taciz ettiğini haberlerde okuduk. Peki, bu haberi okurken hiç yüzünüz kızardı mı acaba?
Kardeşler, müminler, mümineler… Allah ve Resulü eğer bir emir vermişse bize itaat etmek düşer. Bize yakışan budur. Yoksa kendilerine inen kitabı değiştiren Hıristiyanlardan ve Yahudilerden bir farkımız kalmaz. Onlar böyle yapmakla Rabbimizin gazabını çektiler. Gazaba uğrayanlardan, lanetlenenlerden oldular.
90 kilometre için Allah’a ve Resulüne isyan etmeyelim. Nefsimizin peşinden koşmayalım. Nefisimi tatmin edelim derken Allah’a karşı gelip Resulüllah’ı üzmeyelim. Allah hesaba çekmeden nefsimizle hesaplaşalım ve tövbe ederek kendimize gelelim.