26.Beyt
جِهَانَه كَلْدِى بُنْجَه اَكْمَلْ اِنْسَانْ ، نِيجَه بِيكْ جِلْدْ كِتاَبْ يَازْدِيلَرْ اَىْ جَانْ
نَه حَاجَتْ غَيْرِى آنْلَرْ بَحْرِ عُمَّانْ ، دِيدِلَرْزَرْ نِشَانْ اُولْمَقْدَه شَايَانْ
بُو بِر بَحْرِ اَسْرَارْ طَالْ حَقَّه كِيدَه لِمْ ، جَمَالِ بَا كَمَالَه سَيْراِيدَهلِمْ
“Cihana geldi bunca ekmel insan.”
“Nice bin cild kitap yazdılar ey can.”
“Ne hacet gayri anlar bahrı umman.”
“Dediler zer nişan olmakta şayan .”
“Bu bir bahri esrar dal Hakk’a gidelim.”
“Cemali ba kemale seyr idelim”
“Cihana geldi bunca ekmel insan.”
“Nice bin cild kitap yazdılar ey can.”
“Ne hacet gayri anlar bahrı umman.”
“Dediler zer nişan olmakta şayan .”
“Bu bir bahri esrar dal Hakk’a gidelim.”
“Cemali ba kemale seyr idelim”
Bildiğiniz gibi Risale-i Kudsiyye Mustafa İsmet Garibullah Büyük Şeyh Efendi (kuddise sıruhu)nun eseridir.
Manevi bir emirle yazılmıştır,gelen heyet: “Aşıklara bir eser yaz.”
deyince o zaman İsmet Efendi (kuddise sıruhu) diyor ki:
“Cihana geldi bunca ekmel insan.”
“Bu dünyaya nice ekmel (çok olgun) büyük şeyhler, mürişidler geldiler.”
Ekmel:En kamil, demektir.
“Nice bin cild kitap yazdılar ey can.”
“Ey canım kardeşim onlar binlerce cild kitap yazdılar.”
“Ne hacet gayri anlar bahrı umman.”
“(Risale-i Kudsiyye’ye) ne gerek var,onların kitapları umman denizi.”
Bahri umman: Umman denizi.
O zaman manevi heyet :
“Dediler zer nişan olmakta şayan .”
Risale-i Kudsiyye altın nişanında olmya lâyıktır.
Zer:Altın demektir,
Nişan:da ,alâmet, bir hizmetten dolayı verilmiş mükafat demektir.
Risale-i Kudsiyye ,mesla altın saplı bir kılıç gibidir.Kılıç çok amma altın saplı kılıç yok .Altın saplı kılıç lâzım.Bu senin yazacağın kitap diğer kitapların yanında altın saplı kılıç gibi olacak,demektir.Kitap çok ama diğer kitapların arasında bu kitap kıymetli olacak.
“Bu bir bahri esrar dal Hakk’a gidelim.”
“Cemali ba kemale seyr idelim”
Esrar :Gizli hikmetler ve manalar demektir.Sir :Kelimesinin cemisidir.
İşte bu Risale-i kudsiyye böyle yazılmıştır.Mektûbat,Risale-i Kudsiyye ,Halidiye,Nefehâtül Üns,Reşahat bunlar bir
insanın elinde evinde bulunmalıdır.Bunlar bizim meşayıhımızın eserleridir.Diğer meşayıhların kitapları da var ama herkes kendi meşrebinden içmelidir.Benî İsrail ,Tih sahrasında iken kendilerini şiddetli bir susuzluk kaplamıştı.Musa (aleyhisselam)dan su istediler.Musa (aleyhisselam onlara su vermesi için ALLAH-u Tealâ’ya dua etti.
Bunun üzerine Mevlâ Tealâ buyurdu:
“Demiştik; Asan ile taşa vur.Onun üzerine o taştan on iki göze kaynadı ,çıktı.
Her soy su alacağı kaynağı bildi.”(bakara süresi :60)
Ayet-i celilede geçen taş insan başı büyüklüğünde bir taştı.Musa (aleyhisselam) ALLAH-u Tealâ’nın “Asan ile taşa vur”.emri üzerine ona vurması ile taşın dört tarafının her birinden üç göze çıktı.Beni İsrail (Yakup oğulları)12 kişi olması sebebi ile 12 gözeden her biri bir kabile için ayrı ayrı akış oldu.Bunda hikmet vardır.Tarikatlar da aslında on ikidir.İşte böylece herkez kendi meşrebinden feyz alır.Bu Tarikatlardan birine mensup olan diğerlerini inkâr etmemelidir.
Herkim bir kapıdadır,o her kapıdadır.Herkim ki her kapıdadır, o hiç bir kapıda değildir.
Büyük Şeyh Mustafa İsmet Garibullah(k.s.)
RİSALE-İ KUDSİYYE Şerhi ve izahı Mahmut USTAOSMANOĞLU